31 Temmuz 2011 Pazar

Otobüs

Hani ağır ağır kalkarken otobüs, kapısını yavaşça kapatır ve bir esinti son anda içeriye girip bir öpücük kondurur. Bir öpücük bir galaksi doğurur ve bunun değerini bilmeyen insanları, yıldızlar ayıplar. Sesler kaçmak için camlar kendilerini öne atar ve içlerinden bakıp bir şeyleri seçersiniz. 
 Hayatınıza müdahil olan seçimler mi yoksa seçilmeyenler mi? Bunu bilemezsiniz ve otobüs başka bir film şeridi sunmaya devam ederek yol alır. Yolları uzun ya da kısa olarak ayırmak yerine kısa bir sahne veyahut uzun bir sinema filmine giriş yaptığımızı düşünmek yolculuklara ayrı bir haz verebilir,belki…
 Aslında sıkıntılar kelimelere bürünmüş bir halde ağzımızdan çıkmayı, zihnimize dolmayı bekliyorlar. Biz dudaklarımızı aralayıp onları salık bıraktığımızda peşimizden bir iple koşmaya başlıyorlar. Bir otobüste nereye kaçabilir ki insan? Kaçmak, zihnin içinde başlamaz mı? Zihin karanlık bir evrenin dar bir odaya konulmuş hali değil mi? Bir plan penceredeki film şeridinden zihne dalar, ansızın bir kibrit akciğerlerde bir ormanı aleve verir. Olaylar döngüsü bir ipe dönüşüp boğazınızı sararken cümleler giderek uzar ve kelimeler boğazınıza bir saray inşa eder. Film araları kısalır, sahnenin ortasında herhangi bir diyaloğa gömülürsünüz, ışıklar yandığı zaman her şey sonlanırken bir karanlık sizi sarar, yolculuk bitiminde bir bitkinlikle eve yönelirsiniz. Kapıları açmak uzun ve meşakkatli bir hal alır. Biraz edepsizlikle dilinize sivri küfürler batar, ince haykırışlar boğazınızı yakar. Sıkıntı, surlara hücum eder.
 Otobüste, yalnızlık daha da kolaydır. Tanımadığınız suretler, sizi inceler, boş gözlerle gözlerinize bakar. Siz bir fısıltı ile ılık rüzgarlar yaratmadığınız sürece, yanınızdaki konuşmaya yeltenmeyebilir veyahut ters bir şekilde siz ne kadar sussanız da ılık rüzgarlar sizi bir an olsun, terk etmeyebilir. Her şeyi basite indirgemek, bir otobüs seferinde ince düşüncelere dalarak, gökyüzünü seyre dalmaktan geçiyor. Her şeyden sıyrılmak, bir otobüs yolculuğunda da olsa, ruhunuzu gökyüzüne çıkarabilmekten geçiyor.
 Hava karanlık, yıldızlar yeraltındaki akıntıya kendini bırakıyor ve otobüs yolculuğu yerini yürüyüşe devrediyor.