8 Ocak 2012 Pazar

Yarım


 Bir damla hücum borusunu çalıyor. Yavaşça yanaklarına ilerlerken kalp ambulans sirenleri eşliğinde acile kaldırılıyor. Kulağında o çok sevdiğin parça çalıyor. Belki de suçlu kulağında çalandı. Önemi yok yine de. İnsan sevdiğini suçlayamıyor.
 Bir masal birkaç saatte doğabiliyor. Anılarını düşünmeye daldığında kendi filmini izlemiş, oluyorsun. Zaman matinesi öylece beliriyor zihninde. O mahsun çocukluk yıllarını öyle özlüyorsun ki, aklın eskilerin dibine oturup beşik sallıyor. Konuşamadıklarını birbir yad ediyorsun. İçin öylesine dolu ki, taşan ızdırapları Güneş’in vurduğu yerlerde yakıyorsun.
Yarım kalmış, bir yazı daha…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder