15 Ağustos 2012 Çarşamba

Denizle Olmaz

Bir denizle betimlersem seni bilirim ki o dalgalar kadar hırçın ve belirsiz olursun. Durgunluğunda dolaşan tehlikeler en büyük korkum olmana neden olur. Belki bir mehtap vaktinde en masum anını uzaktan görmem nasip olur ama yine de karanlığının ortasında kalmayı istemem. Bir denizden söz ediyorum, uçsuz bucaksız ve tüm kokularında sen. Bir fırtınayla bedenimi sarsan ve en dalgasız denizde yelkenlerimi dolduracak kadar güçlü esen nefesin. Beş çayını güvertede içerken beni sevecek olduğunu bilirim ancak bi’ renk koyu olsa belki hoşuna gitmez acılığı ve en büyük kasırgayla ortadan ikiye bölersin tüm huzurumu. Dudaklarına değmek istediğim bir martının kanadına uzanmam gerekir, gözcü kulesinde sabredip ruh halinin beni götüreceği diyara bakmam esaretim olur. Gözlerinden mahrum kalacağım korkusunu anlamazsın ve esaretimi arttırmak adına okyanusa süreklersin, korkarım. Ağladığında burnuma dolan kokun, tuzun arttığı Güney ikliminde yaralarıma dokunmana müsade de bulunamam. Bu nedenle ağladığında teninden çok uzakta belirir belki de yüzüm. Kuzey denizlerinde bi’ parça memleket ve sen, huzurum olursun. Kelimeleri yağmur bulutlarından birbir kamaramın camına çarparsın ve ben çığlıklarını sessiz bir ortamda dinlemeye çalışırım. O kadar geniş bi’ coğrafyaya yayılmışsın ki rotam alabildiğine belirsiz… Söyledim, bir denizle betimlersem seni bu yaptığım en büyük hata olur. Ben bir bütün olarak karşımdayken dahi tüm bedenin ve gözlerinin önünde şaşkınlıktan kafayı üşütüyorum. Seni bir denize yaysam, arayıştan klasik masal kahramanlarını bile büyük farklar atarak geçerim. Söylüyorum, senin tüm kokun bi’ denize yayılsa benim ilk fırsatta gömmem gerekir kendimi en dibine ve senin üstünde yok olan tüm bedenler benim düşmanım olur. Sen bi’ deniz olarak betimlenirsen çıldırmam bir martı çığlığı eşliğinde başlar sonrasında gri kanatların balçıkla yüklü bir geminin batmasıyla içinde kaybolurdu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder