7 Ekim 2011 Cuma

Karamel


Kanadını yüzüme süren bir kuş vardı. Pençelerini görmüştüm, korku içimi öyle bir kaplamıştı ki küçük ellerimde zorla tuttuğum kuştan sebep bayılacaktım. Bu kuşun bana gelişi, boş dükkanımızda güvercin beslememi öneren arkadaşımla olmuştu. Bu söylediğim olay da benim hayranlıkla aldığım beyaz güvercinle geçiyordu. Elbette size bu olayı yukarıda yazdığımdan daha fazla şekilde açıklamayacağım. Başka bir şeyi dile getireceğim ve bunu yaparken de işe biraz kurgu katmaya çalışacağım.
 Bu kuş benden kaçmayı kendine görev edinmişti. Fakat, ne zaman elime alsam rahat durmaya başladı. Kuş o kadar masumdu ki, onu zorla geçirdiğimiz bu esir hayatından utanıyordum. Kuşla gel zaman git zaman bir bağ oluşturdum. Korkumu sadece onunla yeniyordum. Fakat, başka bir kuşa tutmak istediğim vakit, cesaretim paltosunu alıp çıkıyordu. Ben özellikle onun yemini ve suyunu eksik etmemek için uğraşıyordum. Sabah erken saatlerde, dükkana giriyor. Gece ise mümkün olduğunca onunla ilgilenmeye devam ediyordum. Kuş zamanla birkaç hareketi kapmaya başlamış ve oyuncu bir kuş olmaya başlamıştı. Hızlı öğreniyordu. Elimizdeki diğer kuşlardan daha hızlı öğreniyordu. Bu hızın verdiği şevkle onu dışarıda da değerlendirmek istedi, arkadaşım. Bir gün benden önce dükkana geldi ve onu alıp dışarıya çıkardı. Ben o gün biraz geç kalktım. Geldiğim de benim üzüleceğimi gayet iyi bildiği için bir süre açıklama yapamadı. Ağzını her açtığında birkaç şey geveleyip duruyordu ve ben bunlara aldırmıyordum. Küçük bir çocuktum, o zamanlar onun gidişiyle bir süre çok üzüldüm. Aklıma gelen ilk şey onun kanatlarına karamel sürebilmek olmuştu. Keşke, kanatlarına karamel sürseydim. Ne kadar anlamlıydı? Karamel. Acı ve tatlı. Onunla tanışmam, acı olmuştu. Fakat, sonra bu acıdan ağzı sulandırır, bir tat doğmuştu. Belki, kanatlarına bunu sürseydim. Beni çok iyi anlardı. Fakat, o zamanda hızlı bir şekilde öğrenmek yerine ölme eğilimine girmez miydi? Eminim, girerdi. Ama, ona bir tutam karamel tattırmak isterdim. O zamandan bu zamana hala bu tadın hayatımda ettiği yeri bir an için anlayabilirdi, belki. Bir kuşa o kadar çok umut bağlamıştım ki, gittiğinde fantastik dünyam yerle yeksan edilmişti. 
 O gittikten sonra üzüntüyle düşündüğüm iki şey olmuştu; ya sokakta onu bir kedi yerse? Keşke kanatlarına biraz karamel sürüp dondurabilseydim, o zamanda bana acı tatlı bir anı sunabilir miydi? Çocuk aklımda, bu sorularla öylece kalakalmıştım. Bana kalan bir başka şey ise bir süre için de olsa döneceğini umut ederek pencereden dışarıyı kontrol etmek veyahut her gün erkenden dükkana inip kapıda beni bekliyor, olabileceğini düşünmekti. Çocukken karameli sadece tadıyla, daha bi’ güzeldi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder