30 Eylül 2011 Cuma

Sonuçsuz


Konvoy ilerler, dağ ve taş ardında uçsuzlaşırdı,
Sıcaklığı peşim sıra ardımdan beni kovalardı,
Gözlerini andığımda beynim yerinden kaçardı,
Sesi kulağıma asılı çanları yerinden oynatırdı.


Ne işim var bu lanet yerde? Tek sahip, nakit,
Hayatı kazanmak gereken en önemli şey vakit,
Vakti öldüren yegane şey ise aşktı.
Aşkın yerine giyilecek yeni giysilere sahip kalp...


Bu yüzden ilerledikçe konvoy, bakmıyordum ardıma,
Ardım önüme düşmüştü, Azrail eşlik ediyor yanıma,
Tercihlerde var olmayan seçeneklerin eseri olmuştum,
Bir gökdelene götürüyorlardı, kastları yoktu hayatıma...


Ne işim var bu lanet konvoyda? Hava karanlık,
Onu görebilmek umuduyla tüm pencereler aralık,
Başka bir şehrin sokaklarını aranmam hataydı.
Sesi belki bulurdu, belki olmamalıydı, ayrılık


Ne işim var bu lanet rüyada? Uyanmam gerek,
Sokağı izleyebilmek için uyanmam gerek,
Ona benzeyenleri bir kenara ayırmalıydım.
Gelmesi için bir hayale dalıp uyanmam gerek...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder